Yazının İcadından Beri Gelen Süreçte Belgelerin ve Eserlerin Çoğaltılması




Yazının icadından beri gelen süreçte belgelerin ve eserlerin çoğaltılması; bu uğraşı benimsemiş zanaatkârlar tarafından, el yazısı ile gerçekleştirilmekteydi. Doğal olarak bu işlem oldukça uzun ve fazla emek gerektiren bir süreçti. Yaygın görüşün aksine bunun temelleri Johannes Gutenberg tarafından atılmamış, daha basit bir yolunun olabileceğini ilk olarak öngören Çinliler tarafından bulunmuştur.

Kağıt; teknik ve yöntemden bağımsız olarak baskı için gereken esas unsurdur ve M.S. 105 yılında Çin'de icat edilmiştir. Milattan sonra 750 yılında gerçekleşen Talas Savaşı esnasında Araplar, tutsak aldığı Çinlilerden kağıt üretim yöntemini öğrenmiştir. Yöntem, bu şekilde önce İspanya'ya ve yaklaşık bin senenin ardından Avrupa'ya yayılmıştır ve bu sayede matbaanın ortaya çıkmasında Çinlilerin deneyimleri, Avrupa ülkeleri açısından rehber olmuştur. Çin'de basım yöntemi ilk olarak; mermer kabartma yazı ve şekillerin üstüne yaş kağıt baskılanması ve ardından kağıtların mürekkeplenmesi şeklinde gerçekleşmiştir. Daha sonrasında ağaç kütükleri oyularak basılacak ürün kabartma şekline getirilmiş, ardından mürekkeplenip preslenerek kağıda basılmıştır.

Kavimler Göçü' nden sonra Çinlilerin bu aşamaya kadar getirmiş oldukları basım tekniği, Moğollar ve Türklerle birlikte Avrupa'nın doğusuna kadar aktarılmıştır. Avrupa'da matbaacılığın ortaya çıkışı; Marco Polo'nun Çin'de karşılaştığı ve dikkatle incelediği teknik olan ağaç baskı blokları ile basım tekniği (ksilografi) ve 14. yüzyılda Avrupa'da parşömen yerine kağıdın kullanılmaya başlamasıyla gerçekleşmiştir ve ilk olarak dini kaynakların basımında kullanılmıştır. Oymacılığın gelişmesiyle de daha kısa eserlerin basımı gerçekleşmiştir. Bu teknikteki en önemli problem, harflerin ahşaptan yapılması ve çok kullanılamadan parçalanması olmuştur bu sebeple dayanıklı metallerin kullanılmasına yönelik araştırmalar yapılmıştır. Tunç ya da pirinçten yapılan harfler kurşun ya da kil üstüne vurulup matrisi çıkarılarak, bunun da üstüne kurşun dökülüp klişe levha elde edilerek daha dayanıklı hale getirilmiştir.

Matbaacılık için olmazsa olmaz niteliğindeki kağıt Avrupa'da 12. yüzyıldan itibaren kullanılmaya başlanmıştır. Kağıt yapım yöntemlerini bilen başlangıçta sadece Çinlilerken, sonraları bu yöntem Uygurlar, oradan da Moğollara ve öteki Türk boyları tarafından öğrenilmiştir. Ardından Felemenkler harflerin ağaçtan ayrı ayrı oyulması yöntemini benimsemiştir. Bu yöntemin en büyük avantajı Latin alfabesinin harflerinin Çin alfabesindekilere kıyasla daha az ve kolay olmasıdır. Harflerin daha küçük olması oyma sürecini güçleştirdiği için zaman içerisinde metallerden hazırlanması tercih edilir hale gelmiştir.

Avrupa'da çağdaş matbaacılığın temelinin bahsedilen şekilde atılmasının ardından, Alman asıllı Johannes Gutenberg tüm bu unsurları birleştirerek Tipo Baskı yöntemini geliştirmiştir. Gutenberg, Tipo yönteminin tamamını, matris ve dökümlerin yapımını, el baskısı ve metinlerin dizilmesini geliştiren isim olmuştur. 15. yüzyılda kullanılan ilk makineler, dönemin kitap ciltleme ve üzüm ezme preslerini andıran tahta cendereler şeklindeydi. Bu makinelerde tek seferde yalnızca bir sayfa basılması mümkün oluyordu ve cendere elle çalıştığından, ciddi bir kas gücü gerektirmekteydi. Harfleri içeren sayfa kalıbının boyutu, kısıtlı miktarda güç uygulanabilmesi ve tabakaların her seferinde düzenleme gerekmesinden ötürü oldukça küçük boyuttaydı. Metal burgu sisteminin icat edilmesiyle 16. yüzyılda baskı tekniğindeki bu zorlukların aşılması amaçlanmıştır. 1800'lü yıllara gelindiğindeyse hem bobin kağıda hem tabakaya hızlı baskı yapabilmeye yönelik mekanik baskı makineleri oluşturulmuştur. 20. yüzyılda ise matbaacılıkta önemli ve teknolojik gelişmeler yaşanmıştır.

Osmanlı Devleti bünyesinde gayrimüslimlerin oluşturduğu pek çok matbaa iş yaparken, Osmanlı yaşantısını gravür yöntemiyle resme dökebilmek adına yurt dışından sanatçılar çağırılmaktaydı. 17. yüzyılda Türk minyatür ve hat sanatları üst düzeylere gelirken, yurt dışından davet edilen baskı sanatçıları, Osmanlı'nın yaşantısıyla alakalı gravür eserler kazandırmışlardır.

Yaygın olarak kullanılan ve bilinen baskı yöntemleri ise aşağıdaki şekildedir:

Tipo Baskı ,

Flekso Baskı ,

Tifdruk Baskı ,

Serigraf Baskı ,

Ofset Baskı ,

Lenticular Baskı,

Hexac Chrome Baskı şeklindedir.



Bir sonraki yayında görüşmek üzere.

00+

Çalışan

00+

Proje

00+

Mutlu Müşteri

00+

Kıta